Fındığı kuruttu, sıra evlerde.Bir çare aranıyor
Kapı, pencere açmak bile artık imkansız hale geldi. Her gün 3-4 tanesiyle karşılaşıyorum dedirten kahverengi kokarca böceği, Karadeniz’den Marmara’ya, oradan İç Anadolu’ya kadar yayıldı. Artık sadece fındığı değil, evlerimizi de tehdit ediyor. İlerleyen yıllarda Türkiye’yi bekleyen tablo çok daha farklı olabilir uyarısında bulunan Prof. Dr. Temel Göktürk, alınabilecek önlemleri ve kapıda bekleyen tehlikeyi anlattı...
Ana vatanı Asya olan kahverengi kokarca böceği 1990’lı yıllarda ABD'de görülmeye başladı. Zararlı bir böcek türü olan kahverengi kokarca, 2013 yılında Gürcistan’da özellikle fındık alanlarında fark edilmesinden sonra 2017 yılında Türkiye'de de görüldü. Artvin'deki tarlalara hızlı bir giriş yapan böcek, 8 yıl içerisinde tüm Karadeniz Bölgesi'ne ve Marmara Bölgesi'nin bir kısmına yayıldı. 2023 ve 2024 yıllarında, Marmara Bölgesi’nde Kocaeli, İstanbul ve Yalova illerindeki tarım alanlarını istila eden kahverengi kokarca böceği Ankara, Adıyaman, Şanlıurfa illerine kadar ulaştı. Bilim insanları tarafından oldukça ilginç bir tür olarak tanımlanan bu böceğin bugüne kadar Karadeniz Bölgesi'ndeki tarlalarda sebep olduğu yıkım onun gerçek bir tehlike olup olmadığı sorularını artırdı. Kahverengi kokarca böceğini bizzat yakından takip eden Artvin Çoruh Üniversitesi Orman Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Temel Göktürk ise alınabilecek önlemleri ve görülmeyen tehlikeleri Milliyet.com.tr'ye anlattı.

Fotoğraf: Prof. Dr. Temel Göktürk
8 YILDIR KAHVERENGİ KOKARCAYI YAKINDAN TAKİP EDİYOR
Çalışmalarına Artvin'de devam eden Prof. Dr. Temel Göktürk, 8 yıldır bölgedeki tarımı tehdit eden istilacı böcek türü kahverengi kokarcayı yakından gözlemliyor. Kahverengi kokarcayla ilgili onlarca çalışma yürüten Prof. Dr. Göktürk, araziden topladıkları ergin böceklerin biyolojik olarak gelişmelerini laboratuvar ortamlarında ve arazi şartlarında araştırmaya başladı. Böceklerin çiftleşme, yumurtlama, nimf (büyüme evresi) ve ergin davranışlarını araştırarak bu bilgilerin böceğin mücadelesinde nasıl kullanılabileceğini belirlemeye çalışan Prof. Dr. Göktürk bu süre içerisinde kahverengi kokarcanın doğasına dair eşsiz bilgiler edindi. Çalışmalarını sürdüren Prof. Dr. Göktürk 8 yıllık gözlemlerini şöyle aktardı:
"Kahverengi kokarcanın çok hızlı yayılan ve üreyebilen bir tür olduğunu ancak mücadelesinin zor olsa da imkansız olmadığını söyleyebilirim. Kahverengi kokarcanın biyolojik mücadelesine yönelik şahsım ve birçok üniversitedeki bilim insanlarının çalışmaları devam ediyor. Son yıllarda entomopatojenlerin kahverengi kokarca üzerindeki başarılı etkilerini ortaya koyan bilimsel çalışmaların geliştirilerek uygulamaya aktarılması da önemli."
Türkiye’nin kahverengi kokarca için uygun iklimi ve konukçu koşullarıyla böceğin yıllık uçuşu göz önüne alındığında, yaklaşık 1350 km'lik kıyı şeridi boyunca bu kadar hızlı yayılmasının şaşırtıcı olmadığını ileten Prof. Dr. Göktürk böceğin yayılmasının sebepleri arasında doğal olmayan diğer nedenlere dikkat çekti. Prof. Dr. Göktürk, "Doğal uçuşların yanı sıra araç trafiğinin de kahverengi kokarcanın yayılmasında etkili olduğu bir gerçek. Şöyle ki Karadeniz Bölgesi ile Marmara Bölgesi arasındaki yoğun ticari faaliyetler böceğin yayılmasında etkili. Özellikle Artvin ilinden gelen araçların Giresun ve Ordu illerinde mola vermesi böceğin taşınmasında ve bu illerde yoğun popülasyonunun ortaya çıkmasında etkili oldu" dedi.

Fotoğraf: Prof. Dr. Temel Göktürk
"İlkbaharda hava sıcaklığının durumuna göre nisan sonu, mayıs ayının başlarında kışlaklardan çıkan erginler ilk haftaları beslenerek geçirir. Yetişkinlerin kışlama alanlarından çıkışı mayıs ortası ile haziran başı arasında zirveye ulaşır. Mayıs ayının 2. haftasından sonra 4-5 gün çiftleşirler. Çiftleşen dişiler, konukçu bitkilerin yapraklarının alt yüzeylerine 20-30'luk kümeler halinde yumurtalarını bırakır. Hava şartlarına göre dişilerde yumurta bırakma süresi günlerce hatta haftalarca devam edebilir ve bir dişi ortalama 360-400 yumurta bırakabilir. Böceğin yumurtlama sezonu birçok bölgede haziran–ağustos aylarında gerçekleşir. Sezon boyunca dişiler sürekli olarak yeni yumurta kümeleri bıraktığından aynı konukçu üzerinde farklı nimf dönemlerini görmek mümkündür. Yumurta bırakılmasının ardından gelişim süresini tamamlayan kahverengi kokarca sıcaklığa bağlı olarak 34-82 günde ergin hale gelebilir." - Prof. Dr. Temel Göktürk
ÜRÜNLERİN PAZAR DEĞERİNİ DÜŞÜRÜYOR
Açıklamalarına bu zararlı türün bitkilerde yarattığı hasarı detaylıca anlatarak devam eden Prof. Dr. Göktürk, sokucu emici ağız tipine sahip olan kahverengi kokarcanın, hem yetişkin hem de büyüme evresindekilerin bitki öz sularını emerek zarar verdiğini söyledi. Bu hareketin ardından beslenme sırasında sindirim enzimlerini doğrudan meyveye enjekte ettiğini ve meyvelerde acılığa da neden olduğunu ileten Prof. Dr. Göktürk, "Daha çok yumuşak dokulu bitkileri tercih eden böcek, nimf dönemi ilerledikçe yumuşak ve çekirdekli meyvelerden odunsu süs bitkilerine geçer. Vejetasyon (birbirinden farklı bitki türlerinin bir arada bulunması) durumuna göre alanda tüm sulu sebze, meyve hatta süs bitkileriyle beslenebilir. Yetişkinlerin özellikle meyvelerde oluşturduğu zarar olgunlaşmamış olanlardan daha fazladır. Ergin beslenmesi sonucu meyvelerde nekrozlar, yüzey renk bozulmaları, çöküntüler ve deformasyonlar oluşur ve bu da ürünlerin pazar değerlerini düşürür" açıklamasında bulundu.

Fotoğraf: Prof. Dr. Temel Göktürk
Kahverengi kokarcanın Türkiye’deki zararının henüz yeni yeni ortaya çıktığının altını çizen Prof. Dr. Göktürk, şu ana kadar Türkiye'de bu zararlı türden en çok etkilenen tarımsal ürünün fındık olduğunun bilgisini verdi. Türkiye'de, Giresun ve Ordu illerinde kahverengi kokarcanın fındıktaki zarar oranının bazı alanlarda yüzde 30-40'ı geçtiğini ileten Prof. Dr. Temel Göktürk, bu alanların özellikle denize yakın ve güneyde bulunan bahçeler olduğunu ve bu alanlarda böceklerin kışlaklarından daha erken çıktığını, yumurta sayısı ve kalış süresinin daha uzun olduğunu iletti. Yoğun beslenme sonucu zarar gören fındıkların ise ticari değerlerini kaybettiğini ve sadece fındık yağı üretiminde kullanılabildiğinin bilgisini verdi.
YALNIZCA FINDIK DEĞİL, BİRÇOK ÜRÜNDE GÖRÜLÜYOR
Kahverengi kokarca böceğinin yalnızca fındık değil, birçok meyve ve sebzeyi de etkisi altına aldığını söyleyen Prof. Dr. Göktürk, istilacı böceğin radarındaki ürünleri sıraladı: Fındık, badem, Antep fıstığı, elma, kivi, zeytin, şeftali, turunçgiller, armut, erik, nektarin, kayısı, kiraz, akçaağaç, leylak, hurma, mısır, soya fasulyesi, incir, domates, bamya, biber, patlıcan, üzüm ve pirinç. Bunlar dışında özellikle böğürtlen, çilek, ahududu gibi tatlı ve sulu bitkiler de beslendiği bitki türleri olarak karşımıza çıkıyor. Prof. Dr. Göktürk, böceğin yayılış yaptığı alanda bu türlerden biri yoksa yabancı otlar, sebzeler ve süs bitkileriyle de beslenebildiğini hatta reçineli bitki türleri, karayemiş, zakkum ve orman gülleri hariç içerisinde su bulunan tüm bitkilerle beslenebilme özelliği olduğunu söyledi.
2023 yılı itibarıyla Karadeniz'de görülmeye başlayan kokarca Marmara Bölgesi'ne kadar ulaşmıştı. 2024 yılı itibarıyla ise Ankara, Adıyaman ve Şanlıurfa illerine kadar yayıldı. 2025 yılında da adından sıkça söz ettiren bu zararlının artık yalnızca tarlaları değil, evleri de istila etmesi sık sık gündeme geliyor. Sosyal medyada, evleri bu böcek tarafından istila edilen vatandaşların paylaşımlarıyla adından söz ettiren kahverengi kokarcanın bu yayılışı tesadüfi değil. Prof. Dr. Göktürk'e göre kış mevsimine yaklaşırken kahverengi kokarcaların gruplar halinde evlere yönelmesi ve salgıladıkları kötü kokular insanlarda psikolojik zarara neden olabilir. Ender de olsa ağız parçalarındaki salgılarının insan derisine teması sonrası nekrotik kızarıklıklar meydana gelebilir. Prof. Dr. Göktürk, kışı geçirmek için kapalı ortamlara yönelen böcekleri, yaşam alanlarımız başta olmak üzere kapalı alanlardan uzak tutmak için ilk olarak ev duvarlarının ilaçlanması gerektiğini veya ev pencerelerine sinekliklerin takılması gerektiğini söyledi.

Fotoğraf: Prof. Dr. Temel Göktürk
TÜRKİYE'YE DAHA DA YAYILACAK! 'ÇİFTÇİLERİ CANINDAN BEZDİRDİ'
Kahverengi kokarca yüksek yayılma kapasitesi, adaptasyonu ve üreme gücüne sahip olması nedeniyle dünyanın birçok farklı ekosisteminde önemli bir istilacı tür. Prof. Dr. Temel Göktürk bu böceklerin şu ana kadar görüldüğü ülkelerde ekonomik kayıplara neden olduğunu ve çiftçileri canından bezdirdiğini hatırlattı. Türkiye'de yapılan çalışmalarda da kahverengi kokarca popülasyonunun her yıl yüzde 50-75 oranında arttığı tespit edildi. Prof. Dr. Temel Göktürk, "Doğu Karadeniz Bölgesi'nin sahip olduğu bitki çeşitliliği nedeniyle böceğin zararı birkaç il dışında tam olarak görülmüyor. Ancak ilerleyen yıllarda Türkiye’yi bekleyen tablo çok daha faklı olabilir. Şu an sadece sahil kesiminde zararın görülmesi bizleri yanıltmamalı. Bu böceklerin besin kıtlığı durumunda 1200 metrelik yükseltilere kadar yayılış gösterebilmesi muhtemel" dedi.
Doğu Karadeniz Bölgesi'nde kahverengi kokarca popülasyonunun bir önceki yıla göre daha da artarak 2026 yılında ekonomik kayıplara yol açabileceğini belirten Prof. Dr. Göktürk, şu anki yayılma hızı devam ederse, 4–5 yıl içinde Marmara ve Ege Bölgesi’nin de bu sorundan etkilenebileceğine dikkat çekti.
Böceğin yayılımının bu hızla devam etmesi durumunda 2026 yılında Tekirdağ, Edirne, Bursa, Balıkesir, Çanakkale ve Kırklareli’ne ulaşması, 2027’de ise ekonomik zararlara yol açması bekleniyor. Prof. Dr. Göktürk, “Marmara Bölgesi’nde özellikle tarımın yoğun olduğu Bursa ve Balıkesir’de popülasyonun artması, ürünlerde ekonomik kayıpları kaçınılmaz kılacaktır. Ege’ye yayılmasıyla kayıplar daha da artabilir. Doğu Karadeniz’de yılda 1–2 jenerasyon veren kahverengi kokarca, Ege’nin sıcak ikliminde 2–3 jenerasyon verebilir” diyerek Türkiye’nin tehdit altındaki bölgelerine dikkat çekti.
KİMYASAL İLAÇLAMANIN BİR YÖNTEMİ VAR
Kimyasal ilaçlamanın kahverengi kokarca mücadelesinde vazgeçilmez bir yöntem olarak görüldüğünü ancak dikkatli bir şekilde ve uygun ilaçlarla yapılması gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Göktürk, popülasyonunu düşürmek için kışlak ilaçlamasına önem vermenin zorunlu olduğunu hatırlattı. Bu sayede böceğin tarlaya ulaşmadan imhasının mümkün olabileceğini söyleyen Prof. Dr. Göktürk şu açıklamaları yaptı:
"Kışlaklarda kontak etkili ilaçların böceğe ulaşması zor olabilir. Bu nedenle kışlak ilaçlamalarının da sisleme yöntemiyle yapılması gerekir. Feromon tuzaklarının böcekleri çekmede oldukça etkili olduğu görülüyor. Biyoteknolojik mücadele kapsamında feromon tuzaklarının kitlesel kullanımı sağlanmalı ve kitlesel yakalamalar gerçekleştirilmeli. Tuzakların bahçe içlerinden ziyade bahçe kenarlarına asılması tavsiye ediliyor. Feromon tuzak tipi olarak kullanılan yapışkan tuzaklar Doğu Karadeniz Bölgesi için uygun değil. Özellikle yağış, çiğ ve kırağı etkisiyle tuzağa yapışan böcekler tuzaktan rahatlıkla kurtuluyor. Bidon tipi tuzaklarda da böceğin tuzak içine düşme sorunu mevcut. Bu nedenle tuzakların geliştirilmesine ihtiyaç var. Asılan tuzaklara bakıldığında içlerine düşen böcekten fazla tuzak etrafında böcek olduğu görülüyor. Bu durumda akıllara tuzak etrafının ilaçlaması gelmekte. Fakat bu kez de maliyet ve çevre duyarlılığı devreye giriyor. Tuzak tipleri değişmedikçe 'Çek Yakala' metodu yerine 'Çek İlaçla' metodu daha uygun görülüyor."

Fotoğraf: Prof. Dr. Temel Göktürk
Popülasyon yoğunluğunun fazla olduğu alanlarda, özellikle sonbahar aylarında ışık tuzaklarının kullanımının artırılması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Göktürk, bu bağlamda AR-GE çalışmalarıyla mevcut ışık tuzaklarının geliştirilmesi gerektiğine dikkat çekti. Kahverengi kokarca mücadelesinin çok zor ama imkansız olmadığını dile getiren uzman isim Türkiye'de biyoteknik, kimyasal ve biyolojik mücadele yöntemleriyle yeterli sonuç alındığını söylemenin mümkün olmadığına değindi.
Türkiye'de istilacı yabancı türlerle mücadele için akademisyenler ve bakanlık çalışanlarından oluşan bir Kahverengi Kokarca Mücadele Komisyonu'nun kurulmasının elzem olduğunu ileten Prof. Dr. Göktürk, "Tarımla uğraşan herkesin bu tür hakkında bilgi sahibi olması ve mücadeleye katkıda olmaları sağlanmalı. İlkbahar böceğin yumurta bırakmadan ve sonbaharda böceğin kışlağa çekilirken yapılacak mücadeleler büyük önem arz ediyor. Kahverengi kokarcanın popülasyon yoğunluğunu düşürmek amacıyla, tüm mücadele yöntemlerinin uygun zamanlarda ve yıl boyunca 12 ay kesintisiz uygulanmasını sağlayacak bir yıllık mücadele takvimi oluşturulmalı" diyerek açıklamalarını noktaladı!










Benzer Haberler
Fındığı kuruttu, sıra evlerde.Bir çare aranıyor
Kendi yaptığı balkon filesini, korku anlar yaşattı
12 peynir markasını ifşa eden Bakanlıktan halka çağrıda bulundu
Kebap tezgahından dünya kürsüsüne uzanan kariyer başarılı sonuçlar elde etti
Gariban emekçiye bu yapılır mı? Feryatları ütün mahale duydu
Kaçkar Dağları Eylül'ün ortasında kar yağdı heryer beyaz oldu
Durum endişe verici! 16 milyon insanımızı endişelendiren görüntü ortaya saçıldı
Genç kızların topladıkları bahşişe şok oldular